******, İnönü'yü başbakanlıkta niye görmek istememişti?
İsmet İnönü, Cumhuriyet tarihinde ******’ten sonra en önemli isim. Bunda şüphe yok. Ne var ki, ****** ile olan ilişkileri hep sorunlu oldu.
Mustafa Kemal'in İnönü'ye güvenmediğini ortaya koyan onlarca örnek var. Bir çok kişi, bunun sonradan ortaya çıktığını öne sürer. Oysa ******, daha Cumhuriyet'in ilk ilan edildiği günlerde bile ona güveni olmadığını ortaya koyar.
Bugün sizlerle, Cuumhuriyet'in daha ilk günlerine gideceğiz.
******’ün, İnönü’ye bakışını, 1923’te yapılan genel seçimlerin hemen ardından yaşanan bir olayı aktararak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Cumhuriyet’in kurucusunun, daha ilk günden itibaren bu isimden uzak durmaya çalıştığını görüyoruz. Başvekil Rauf Orbay, Lozan görüşmelerinde İnönü’nün entrikalarına dayanamamış ve görevinden çekilmişti. Antlaşma imzalanmış, daha İsmet Paşa Lozan’dan Ankara'ya dönmemişti.
Yer, şimdi müze olarak hizmet veren ilk Meclis binasının istirahat salonu. ******, burada 8-10 milletvekili ile sohbet ediyor. Bunlar arasında Yusuf Kemal Tengirşek, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu da var.
Vekiller, seçim sonrası Ankara’ya yeni ulaşmaya başlamışlardı. ****** vekillere yolculuğun nasıl geçtiğini soruyor, sohbet havadan sudan devam ediyordu. Mustafa Kemal, birden Yakup Kadri’ye bakarak, ortaya bir soru attı:
“Kimi başvekil yapalım?”
Yakup Kadri, Yusuf Kemal, Falih Rıfkı gibi isimler, ******’ün yakın dostları olduğu gibi İsmet Paşa’nın da yakın arkadaşı idi. Hepsinin vereceği cevap aynı gibi idi. Ama konuşan Yusuf Kemal Bey oldu:
“Bunda düşünecek ne var efendim? İsmet Paşa, Avrupa siyaset aleminde büyük muvaffakiyet kazanmış olarak dönmek üzeredir. Bugünkü Türkiye devletinin hukuki ve iktisadi mesnetlerini (dayanaklarını) teşkil eden Lozan Sulh Muahedesi onun imzasını taşıyor. Binaenaleyh, bence başvekillik için ondan başka biri hatıra gelmez.”
Öteki isimler de bu görüşü teyit eden ifadeler kullandılar. İsmet Paşa’nın en doğru isim olduğunu dile getirdiler. Mustafa Kemal Paşa, hiçbir söz etmeden hepsini ayrı ayrı dinledi ve şöyle dedi:
“Doğru söylüyorsunuz. Lakin beni bu hususta tereddüde düşüren nokta, İsmet Paşa’nın sıhhi arızasıdır.”
Ortalık bir anda sessizliğe gömüldü. “İsmet Paşa adını öne sürmekle hata mı ettik?” diye birbirlerine bakarken Mustafa Kemal Paşa, sözlerine açıklık getirdi:
“Bilirsiniz ki, İsmet Paşa ağır işitir. Bu halinin Meclis müzakerelerinde kendisi için birtakım mahzurlar tevlit etmesi (ortaya çıkarması) ihtimali vardır.”
Sohbete katılan vekiller, bazı düşünceler ortaya koydular. Vekiller, Lozan görüşmeleri gibi son derece kritik bir konuda Türk heyetine başkanlık eden İnönü’nün başvekillik makamını yürütmesinde kulaklarının ağır işitmesinin bir sakıncası olmaması gerektiği görüşünü dile getirdikleri bir sırada ****** konuşmasını sürdürdü:
“Ben başvekilliğe en ziyade Fethi Bey’i (Okyar) münasip görüyorum” deyince hepsi sustu. Etrafındakilerin, Lozan Antlaşması’nın “muzaffer heyet başkanı” İnönü’ye niçin böyle davrandığını anlamakta güçlük çektiğini görünce ******, Fethi Bey’in siyasi ve fikri yeteneklerinden örnekler verdi. Konuşmasını, “Fethi Bey, büyük günlerin adamı” diye noktaladı.
Sohbete katılanların hepsi, Mustafa Kemal’in Fethi Bey ile olan dostluğunu biliyordu. İki ismin çocukluk arkadaşı oluğu malum idi. Ne var ki, Mustafa Kemal Paşa’nın Fethi Bey’i başbakanlığa Garp Cephesi kumandanı ve İnönü kahramanı ve Lozan Sulh Anlaşması’nın mimarı İsmet Paşa’dan daha layık görmesine akılları bir türlü yatmıyordu.
Yakup Kadri, “Politikada 45 Yıl” isimli kitabında, bu olayı anlatırken, İsmet Paşa’nın başvekilliğe getirilmesi bahsinde Mustafa Kemal’i tereddüde düşüren sebepleri araştırırken bulduğu ayrıntıları şöyle paylaşıyor:
“O, bunu ‘sıhhi arıza’ deyimiyle açıklamak istemişti ama ne bende, ne arkadaşlarımda asıl sebebin bu olduğu kanaatini uyandırabilmişti. Sıhhi arıza sözü bence diplomatik dilde kullanılan ‘siyasi hastalık’ tabirinden başka bir mana ifade etmezdi. Nitekim, İsmet Paşa’nın Lozan dönüşünde, Meclis çevresinde karşılaştığı hava bir kere daha bu düşüncenin ne kadar yerinde olduğunu göstermişti.”
Yakup Kadri, kitabının daha sonraki bölümlerinde ******’ün Lozan’da bulunan İnönü’nün yaptıklarının Nutuk’ta ortaya konduktan sonra görüşlerinin netleştiğini söyler:
“Mustafa Kemal Paşa’yla hükümet meselesine dair görüşmemizde Sulh Konferansı delegasyonu başkanı ve dışişleri bakanı ile hükümet arasındaki çekişmelerin iç yüzü bize böylece açıklanmış olsaydı İsmet Paşa’nın başvekilliğe getirilmesindeki tereddüdü, hiç şüphesiz, daha iyi anlayacak ve hele ‘sıhhi arıza’ sözünün gerçek manasını kavramakta güçlük çekmeyecektik. Bilecektik ki, o sıralarda, İsmet Paşa kulaklarından ziyade sinirlerinden ‘arıza’lıdır ve ortada Fethi Bey gibi sakin, soğukkanlı, geniş yürekli bir siyaset adamı dururken o halde bir İsmet Paşa’nın idare başına geçmesi elbette çok ‘mahzurlu’ olabilirdi.
Bilindiği gibi, Fethi Bey zafer sonrasının ilk başbakanı oldu. Yeni başbakan, İnönü’yü de dışlamadı ve hariciye vekilliği (dışişleri bakanlığı) koltuğunda tutarak onun gönlünü almış oldu.
Ünal Tanık
haber7
hadibakalım çevrimdışı Alıntı Yaparak Cevapla